The Caucasian Front, which is called the Eastern Front, is one of the biggest defeats in Ottoman history, and it is a front where we lost most of our soldiers in the 3rd Army before fighting with the Russian army and where the cold and epidemic disease are our main enemies.
Typhus disease is defined as the terrible disaster of war periods, invaded the 3rd Army in the Caucasus Front during the Sarıkamış Operation, which lasted 18 days during the World War I (22 December 1914 - 9 January 1915), and made the general massacre that the enemy could not succeed, caused much more soldier and civilian casualties than the war, and took its place in history as a disaster in the history of war.
While being driven to war on the Caucasian Front, preparations were extremely inadequate. While the sanitary service and organization was the most important point to focus on, in this important struggle, which was entered under extremely difficult conditions in the middle of the severe winter, the sanitary equipment was completely neglected.
The offensive operation launched in December 1914 by the order of Enver Pasha ended unsuccessfully, most of the soldiers who took action under the harsh winter conditions succumbed to hunger and cold, and the rest of them were destroyed by the "Typhus disease", which was an epidemic in the army. All these unfortunate circumstances came together and resulted in the loss of too many soldiers in the 3rd Army, even at the beginning of the war.
The consequences of the Sarıkamış disaster were felt by the country, the army and in the front for a long time. Dr. Tevfik Sağlam, appointed as the head of the aid in the 3rd army at the age of 32 and worked at this position for 3 years and a half, started the first typhus vaccine applications in Erzurum (Hasankale) by creating miracles in health services and concluding that the disease they could not diagnose when they encountered in Yemen before was 'Typhus' and prevented even greater disasters that may occur with the 'Typhus epidemic'.
While our fight against the Covid-19 pandemic continued in today's possibilities are continuing, we once again commemorate our Turkish physicians who managed to defeat the typhus epidemic a century ago despite war, poverty and cold.
Doğu Cephesi olarak adlandırılan Kafkas Cephesi, Osmanlı tarihinin en büyük yenilgilerinden biri olup, 3. Ordu’daki askerlerimizin bir çoğunu henüz Rus ordusuyla çatışmadan kaybettiğimiz, soğuğun ve salgın hastalığın baş düşmanlarımız olduğu bir cephedir. Savaş dönemlerinin korkunç afeti olarak tanımlanan tifüs hastalığı Birinci Dünya Savaşı sırasında toplamda 18 gün süren (22 Aralık 1914-9 Ocak 1915) Sarıkamış Harekâtında, Kafkas Cephesi’ndeki 3. Ordu’yu istila ederek düşmanın başaramadığı genel kırımı yapmış, savaştan çok daha fazla asker ve sivil kayıplarına sebep olmuş ve harp tarihinin bir faciası olarak tarihte ki yerini almıştır.
Kafkas Cephesi’nde savaşa sürülürken hazırlıklar son derece yetersiz kalmıştır. Sıhhî hizmet ve teşkilat üzerinde durulacak en önemli nokta iken, şiddetli kış ortasında son derece müşkül şartlar altında girilen bu önemli mücadelede sıhhî tertibat tamamen ihmal edilmiştir.
Aralık 1914’te Enver Paşa’nın emriyle başlatılan taarruz harekâtı başarısızlıkla sona ermiş, sert kış koşulları altında harekete geçen askerlerin büyük bir kısmı açlığa ve soğuğa yenik düşmüş, geri kalanlarını ise ordu içerisinde salgın halinde seyreden ‘Tifüs hastalığı’ kırıp geçirmiştir. Bütün bu talihsiz şartlar bir araya gelerek, 3. Ordu’da, daha harbin başlangıcında çok fazla askerin telefatına yol açmıştır.
Sarıkamış felaketinin sonuçları memleket, ordu ve cephede uzun zaman sarsıntı ile hissedilmiştir. 32 yaşında iken 3. Ordu’da Sıhhiye Reisi olarak göreve atanan ve üç buçuk sene bu görevde kalan Dr. Tevfik Sağlam sağlık hizmetlerinde mucizeler yaratarak, daha önce Yemen'de karşılaştıklarında tanı koyamadıkları hastalığın ‘Tifüs’ olduğu sonucuna vararak, ilk tifüs aşısı uygulamalarını Erzurum’da (Hasankale) başlatmış ve ‘Tifüs salgını’ ile oluşabilecek daha büyük felaketlerin önüne geçmiştir. Günümüz olanaklarında Covid-19 pandemisi ile mücadelemiz süreken, bir asır öncesinde; savaş, yoksulluk ve soğuğa rağmen tifüs salgınını yenmeyi başaran Türk hekimlerimizi, bir kez daha takdirle anıyoruz.