ISSN: 0377-9777 / e-ISSN: 1308-2523
Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi - Turk Hij Den Biyol Derg: 57 (3)
Cilt: 57  Sayı: 3 - 2000
ARAŞTIRMA
1.
İdrardan İzole Edilen Mantarların Türlere Göre Dağılımı Ve Antifungal Duyarlılıklarının Araştırılması
Distribution Of Fungi Isolated From Urine And Investigation Of Antifungal Susceptibility
Ali Erdemoğlu, Ömer Kocabeyoğlu, Gürol Emekdaş, Yusuf Ziya Yergök, Oktay Düztaş
Sayfalar 133 - 138
AMAÇ: Bu çalışmada 2121 idrar örneğinden izole edilen 95 adet mantarın (% 4.5) dağılımı ve bunların antibiyotik duyarlılıkları API ID 32C ve ATB fungus kitleri (bioMérieux) kullanılarak araştırıldı ve sonuçlar API (bioMérieux) sistemiyle tespit edildi. 58 kandida türünün (%61.1) dağılımı şöyle olmuştur:
YÖNTEMLER: Candida tropicalis (%13.7), Candida albicans (%10.6), Candida intermedia (%9.5), Candida krusei (%7.4), Candida catenulata (%5.3), Candida inconspicua (4.2), Candida parapsilosis (%4.2), Candida sake (%3.2), Candida humicole (%3.2). Diğer 37 fungus (%38.9) ise şöyle dağılmıştır: Tricophyton cutaneum (%15.8), Debaryomyces merome (%16.3), Pichia farinosa (%6.3), Cryptococus albidus (%3.2), Cryptococcus laurentii (%3.2), Saccharomyces cerevisiae (% 3.2), Saccharomyces kluyverii (%1.1).
BULGULAR: 5-flusitosin, amfoterisin B, nistatin, mikonazol, ketakonazol ve ekonazol arasında en etkili antibiyotik %2 direnç oranıyla 5-flusitosin’dir. Bununla birlikte direnç oranı diğer antifungallere karşı %17-%29 arasında bulundu.
SONUÇ: Kandida hariç diğer türler bu çalışmada kullanılan antifungallere karşı %14-%30 arasında dirençli bulunmuştur.
OBJECTIVE: In this study, distrubution of 95 fungi (4.5%) isolated from 2121 urine specimens and their antibiotic susceptibility were investigated by using API ID-32- C and ATB fungus kits (bioMérieux) and results were determined by API system (bioMérieux). Distribution of 58 (611 %) candida species are as:
METHODS: Candida tropicalis (37.7%), Candida albicans (10.6%), Candida intermedia (9.5%), Candida krusei, (7.4%), Candida catenulata (5.3%), Candida inconspicua and Candida parapsilosis (4.2%) species, Candida sake and Candida humicola (3.2%) other 37 fungu (38.9%) are as: Trichopyton cutaneum (15.8%) Debaryomyces marome and Pichia farinosa (16.3%), Cryptococcus albidus, Cryptococcus lauranti-Sacchoromyces cerevisiae (3.2 %) and Sacchoromyces kluyverii (1.1%).
RESULTS: The most effective antibiotic among 5-flucytosine, amphotericine B, nystatine, miconazole, ketoconazole and econazole is 5 flucytosine with 2 % resistance rate. However resistance rate was detected between 17%-29% against other antibiotics.
CONCLUSION: Other species except candida have been found resistant between 14% and 30% against
antibiotics used in this study.

2.
Ticari Ve Kendi Hazırladığımız Echınococcus Igg Elisa İle Kist Hidatikli Hastalarda Operasyon Öncesi Ve Sonrası Total Igg Yanıtlarının Değerlendirilmesi
Evaluation Of Pre-And Postoperative Total Igg Responses In Patients With Cystic Hydatidosis Using Commercial And In-House Echinococcosis Igg Elisa
Hasan Ayçiçek, Yusuf Peker, Mehmet Yaşar, Mehmet Tanyüksel, Nail Ersöz, Ali Akdeniz, Tarık Ünsal
Sayfalar 139 - 146
AMAÇ: Bu çalışmada insan kistik ekinokokkozis'inin (CE) serodi agnozu amacıyla radyolojik ve klinik olarak kesin tanısı konulmuş CE'li 18, diğer helmintler (Trichuris trichiura, Enterobius vermicularis, Toxocara canis (visceral larva migrans), Taenia saginata, Schistosoma haematobium ve Ascaris lumbricoides) ile infekte toplam 60 ve kontrol grubu olarak sağlıklı 100 kişiden toplanan serumlarda, ticari E.granulosus ELISA ve koyun karaciğer kist sıvı antijeni ile hazırladığımız ELISA protokolü ile total IgG antikorları aranmıştır.
YÖNTEMLER: Çalışmada esas olarak kendi hazırladığımız E. granulosus ELISA kitinin standardize edilerek rutin uygulamaya konulması hedeflenmiştir. Ameliyatı takip eden birinci ve üçüncü aylarda IgG değerlerinde yükselme görülmüşken, onikinci ve ondokuzuncu aylarda bu değerlerin operasyon öncesi değerlerinin de altına indiği belirlenmiştir.
BULGULAR: Ticari ve kendi hazırladığımız ELISA kitlerine ait sonuçların yapılan istatistiksel analizinde (Mann-Whitney U testi) anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0.05).
SONUÇ: Elde edilen sonuçlar, koyun karaciğer kist sıvısı kullanılarak standardize edilen ELISA kitinin rutin olarak CE'nin serodiagnozunda kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.
OBJECTIVE: In this study for the serodiagnosis of human Cystic echinococcosis (CE) 18 sera from radiological-clinical diagnosed patients with CE, 60 patients infected with various helminths (Trichuris trichiura Enterobius vermicularis, Toxocara canis, Taenia saginata, Shistosoma haematobium, and Ascaris lumbricoides), and 100 sera from healthy persons were investigated for existence of total IgG antibodies, by commercial and in-house E.granulosus ELISA kits from sheep. The aim of present study was to standardize in-house E.granulosus ELISA kit for routine laboratory tests.
METHODS: Pre-and postoperative IgG values evaluated with both tests. In 1st-3rd months following the operation increase in IgG values was observed whereas, the decrease was observed in 12th and 19th months, which were below the preoperative IgG values.
RESULTS: There was no significant difference (Mann-Whitney U test) between commercial and in-house ELISA kits (p>0.05).
CONCLUSION: These data revealed that the in-house ELISA kit�� which were prepared by using sheep liver cyst fluid antigens could be used in serodiagnosis of CE.

3.
Afyon Sultandağı İlçesi Çocuklarında Hepatit A Ve Hepatit E Enfeksiyon Prevalansı
The Prevalance Of Hepatitis A And Hepatitis E Virus Infection In Children In Afyon Sultandagı Region
Mustafa Altındiş
Sayfalar 147 - 152
AMAÇ: Bu çalışmada, Afyon’un Sultandağı ilçesinde farklı yaş gruplarından çocuklarda hepatit A ve hepatit E prevalansı araştırılmıştır.
YÖNTEMLER: Özellikle sarılık ihbarı alınan okul ve mahallelerde bulunan yaşları 6-15 arasında değişen
(%35.7’si kız, %64.3’ü erkek) toplam 42 çocuktan alınan serum örneklerinden anti-HAV ve anti-HEV antikorları, ELISA yöntemi ile çalışılmıştır.
BULGULAR: Bölgede genelde anti-HAV ve anti-HEV pozitifliği sırası ile %92.8 ve %4.8 olarak
saptanmış, bir çocukta anti-HAV ve anti-HEV birlikte pozitif bulunmuştur.
SONUÇ: Yaş grupları ve cinsiyete göre HAV ve HEV enfeksiyonları görülme sıklığı açısından istatistiksel anlamlılık saptanamamıştır (p>0.05).
OBJECTIVE: In this study, the prevalance of hepatitis A virus (HAV) and hepatitis E virus (HEV) among children between 6 and 15 ages (35.7% female, 64.3% male), living in Sultandağı Afyon were investigated by ELISA.
METHODS: Serum samples were drawn from 42 children applying to Medical Center of Sultandagı came from especially hepatitis outbreaks in various areas and schools.
RESULTS: The prevalance of anti-HAV was 92.8 % and anti-HEV was 4.8 %. Both Anti-HAV
and anti-HEV antibody were positive only in one case.
CONCLUSION: There was no stastically difference in HAV and HEV infection prevalance for age and sex (p>0.05).

4.
Afyon İli İlköğretim Çağı Çocuklarında Barsak Parazitozları Görülme Sıklığının Kop-Color Boyama Yöntemiyle Belirlenmesi
Examination Of Intestinal Parasites With Kop-Color Staining In Primary School Children In Afyon
Mustafa Altındiş
Sayfalar 153 - 156
AMAÇ: Bu çalışmada Afyon ili ilköğretim çağı çocuklarında parazitoz sıklığını ve dağılımını belirlemek amacıyla, yaşları 8-12 (ortalama: 9.23±1.2 yıl) arasında değişen 123 (% 39.7) kız, 187 (% 60.3) erkek toplam 310 öğrencinin dışkı örnekleri barsak parazitleri yönünden Kop-Color boyama yöntemi ile incelenmiştir.
YÖNTEMLER: Barsak paraziti görülme sıklığı tüm çalışma grubumuzda %43.5 (135/310), kızlarda %36.6 (45/123), erkeklerde %42.8(80/187) olarak saptanmıştır.
BULGULAR: Parazitlerin sırasıyla yüzde dağılımları; Entamoeba histolytica % 17.7, Giardia intestinalis % 57.0, Ascaris lumbricoides %16.3, Trichuris trichiura %3.0, Hymenolopis nana %1.5, Taenia saginata %4.4’dür.
SONUÇ: G.intestinalis oranı diğer tüm barsak parazitlerinden istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek bulunmuştur (p<0.05).
OBJECTIVE: In this study, 310 primary school students (123 females, 187 males) were examined for intestinal parasites.
METHODS: In female 36.6 %, in male 42.8 %, total 135 (43.5 %) students were found to be infected with intestinal parasites by Kop-Color staining.
RESULTS: These are: 17.7% E. histolytica, 57.0% G. intestinalis, 16.3% A. lumbricoides, 3.0% T. trichiura, 1.5% H. nana, 4.4% T. saginata.
CONCLUSION: The ratio of G. intestinalis infection was stastically significant higher than other
parasitic infections (p<0.05).

5.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Parazitoloji Laboratuvarında 1996-2000 Yılları Arasındaki Yapılan Portör Taramalarında Bağırsak Parazitozlarının Dağılımı
Distribution Of Intestinal Parasitosis Among Healty Individuals Investigated In Parasitology Laboratory Of Gülhane Military Medical Academy Between 1996-2000
Hasan Ayçiçek
Sayfalar 157 - 160
AMAÇ: Çalışmamızda Gülhane Askeri Tıp Akademisi (G.A.T.A.) Parazitoloji Bilim Dalı laboratuvarına Ocak 1996- Eylül 2000 yılları arasında portör muayenesi için gönderilen dışkı örneklerindeki parazitlerin dağılımı değerlendirilmiştir.
YÖNTEMLER: Bilim Dalımıza çalışma süresi içinde gönderilen 5392 dışkının 297’sinde (% 5.5) çeşitli parazit türlerine rastlanmıştır.
BULGULAR: Bulunan paraziterler; Giardia intestinalis %30, Entamoeba coli %9, E.histolytica %4, E.hartmani %1, Endolimax nana %4, Iodomoeba butschlii %12, Blastocystis hominis %17, Trichomonas hominis %0.3, Trichuris
SONUÇ: trichiura %3, Enterobius vermicularis %5,Taenia sp. %4, Ascaris lumbricoides %2, Hymenolepis nana %6.
OBJECTIVE: In our study the distribution of intestinal parasites in 5392 stool specimens have been evaluated for investigation of carrier stage in the Parasitology Laboratory of Gülhane Military Medical Academy between January 1996 and September 2000.
METHODS: The 5.5% of the stool samples were parasite positive. Of these, Giardia intestinalis cysts were found 30%, Entamoeba coli cysts 9%, E.histolytica cysts 4%, E.hartmani cysts 1%, Endolimax nana cysts 4%, Iodomoeba butschlii cysts 12%, Trichuris
RESULTS: trichiura eggs 3%, Enterobius vermicularis eggs 5%, Taenia sp. eggs 4%, Ascaris
lumbricoides eggs 2%, Hymenolepis nana eggs 6%,
CONCLUSION: Blastocystis hominis cysts 17% and Trichomonas hominis 0.3%.

6.
Sıçan Aortik Endotelyumunun İnce Yapısı Üzerine Sigara Dumanının Etkisi
Effects Of Cigarette Smoking On The Ultrastructure Of Rat Aortic Endothelium
Suna Kalender, Hakkı Taştan, Işıl Olcay
Sayfalar 161 - 164
AMAÇ: In this study, rats in experimental group were exposed to smoke-air mixture (1/9 volume) two hours/day, consecutively 60 days. Control animals exposed to room air.
YÖNTEMLER: It was observed at the 60th day that microvilli-like structures formed on the apical surface of endothelium cells of the rats exposed to cigarette smoke.
BULGULAR: At this stage, cells had polygonal structure.
SONUÇ: However, it was established that small particles accumulated on the surface of the
endothelium cells and endocytosis increased. It was also observed that subendothelial layer became irregular.
OBJECTIVE: Bu çalışmada deney grubundaki farelere sigara dumanı-hava karışımı (1/9 oranında) 60 gün boyunca günde iki saat verildi.
METHODS: Kontrol sıçanlar ise oda havasına maruz bırakıldı. Sigara dumanına maruz bırakılan sıçanların endotelyum hücrelerinin apikal yüzeyinde microvillus benzeri yapıların meydana geldiği gözlenmiştir. Bu safhada hücreler poligonal bir yapıya dönüşmüşlerdir.
RESULTS: Bununla beraber endotel hücrelerinin yüzeyinde küçük partiküllerin biriktiği ve endositozun arttığı tespit edilmiştir.
CONCLUSION: Subendotelyal tabakanın da düzensizleştiği gözlenmiştir.

7.
Dondurma Örneklerinde Bazı Mikroorganizmaların Varlığı Üzerine Bir Araştırma
A Study On Existence Of Some Microorganisms In Ice-Cream Samples
Nihal Yücel, Sumru Çıtak
Sayfalar 165 - 170
AMAÇ: Bu çalışma, Ankara’da halkın tüketimine sunulan dondurmaların mikrobiyolojik kalitesini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEMLER: Haziran-Ağustos 1998 tarihleri arasında toplam 30 adet dondurma örneği toplanmıştır. Bu amaçla dondurma örneklerinde toplam aerobik mezofilik bakteri sayısı (TABS), koliform, Escherichia coli, Staphylococcus a u r e u s, Enterococcus faecalis, maya ve küf ile psikrofil grubu mikroorganizmaların varlığı araştırılmıştır.
BULGULAR: Örneklerde en düşük ve en yüksek TABS 2.5x102-3.0x104 adet/ml, koliform 3.0x102-3.0x104 adet/ml, E. coli 2.0x101-3.0x103 adet/ml, S.aureus 1.0x102-3.0x103 adet/ml, Enterococcus faecalis 1.8x102-8.0x102 adet/ml, maya ve küf 4.5x101-3.0x103 adet /ml, psikrofil bakteriler 1.5x102-3.0x104 adet/ml değerlerinde bulunmuştur.
SONUÇ: Sonuç olarak Ankara’da tüketime sunulan dondurmaların tam olarak önerilen mikrobiyolojik standartlara uymadığı tespit edilmiştir.
OBJECTIVE: This study has been undertaken to determine the bacteriological quality of ice-cream consumed in Ankara.
METHODS: Total of 30 ice-cream samples were collected between June-August 1998. For this purpose count of total aerobic bacteria, coliform, Escherichia coli, S.aureus, Enterococcus faecalis, yeast and mould, psychrotrophic microorganisms were investigated.
RESULTS: In the ice-cream samples total aerobic bacteria was found between 2.5x102- 3.0x104 cfu/ml, coliform 3.0x102- 3.0x104 cfu/ml, E. coli 2.0x101- 3.0x103 cfu/ml, S. aureus 1.0x102-3.0x103 cfu/ml, Enterococcus faecalis 1.8x102- 8.0x102 cfu/ml, yeast and mould 4.5x101-3.0x103 cfu/ml and psychrotrophic bacteria was found 1.5x102-3.0x104 cfu/ml.
CONCLUSION: As a result, the bacteriological quality of ice-cream which consumed in Ankara were determined to be unsuitable for microbiological standart.

8.
Ankara’da Tüketilen Pastörize Sütlerin Mikrobiyolojik Kalitesi
Research On The Microbiological Quality Of The Pasteurized Mılk Presenting To The Consumption On Ankara
Sumru Çıtak, Nihal Yücel, Neslihan Gündoğan
Sayfalar 171 - 176
AMAÇ: Bu çalışmada, Ankara’da değişik marketlerden toplanan 54 adet kutu ve pastörize süt örnekleri mikrobiyolojik kaliteleri yönünden incelenmiştir.
YÖNTEMLER: Toplam canlı bakterinin %37’sinin, koliform’un %24’ünde, E.coli’ nin %7.4’ünde,
psikrotrofik mikroorganizmaların %31.4’ünde tespit edilen koloni sayımı 102-103 adet/ml iken, S.aureus‘ un %22.2’sinde, Enterokok’un %9.52‘ sinde tespit edilen koloni sayımı 2.0x101 adet/ml olarak bulunmuştur.
BULGULAR: Araştırma sonuçları, üretim sırasındaki hijyen koşullarının kötü olduğunu göstermektedir.
SONUÇ: Buna ilave olarak, şişe ve kutu pastörize süt örneklerinin iyi bir bakteriyolojik kaliteye sahip olmadıkları ve halk sağlığı açısından riske sahip olduğu belirlenmiştir.
OBJECTIVE: In this research, totally 54 samples of bottled and cartoned pasteurized milk from different markets in Ankara were examined in order to determine the microbiological quality.
METHODS: There were 102-103 total viable bacteria per ml in 37% of samples, 102-103 coliform per ml in 24%, 102-103 E.coli per ml in 7.4%,
RESULTS: 102-103 psychrotrophic microorganisms per ml in 31.4%, 2.0x101 S.aureus per ml in 22.2 %, 2.0x101 Enterococcus per ml in 9.52% of samples.
CONCLUSION: The results of the survey indicate that the problems are related to poor hygiene during production. In addition to, bottled and cartoned pasteurized milk samples have got risk for the public health and haven’t got a good bacteriological quality.

OLGU SUNUMU
9.
Koledokta Tıkanma Oluşturan Bir Distomiasis Olgusu
A Case Of Distomiasis With The Choledochal Obstruction
Mehmet Yaşar, Ruşen Dündaröz, Ali Sızlan, Tahir Özışık
Sayfalar 177 - 180
13 yaşındakı kız çocukta sağ üst kadranda ağrı, ateş ve titreme şikayetleri mevcuttu. Evalüasyonunda, endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (ERCP) uygulandı. Alınan safra örneğinin mikroskopik incelenmesinde yumurtalar saptandı. İndirekt hemaglütinasyon tekniği ile Fasciola hepatica’ya spesifik antikor için serolojik test
pozitif (1/820 titrede) bulundu. Kesin tanı operasyonda konuldu. Koledokotomi uygulandı ve etken kanal içerisinden çıkarıldı. Eozinofil sayısı operasyon sonrasında da 12 ay süreyle yüksek seyretti. Takibinde tam iyileşme saptandı.
A 13 year-old girl suffered from right upper quadrant pain, and fever with chills. In evaluation of the case, the endoscopic retrograde cholangiopancreatography (ERCP) was performed, and eggs of worm were observed microscopically in biliary specimen. The serologic test for Fasciola-specific antibody by IHA (indirect haemagglutination)
was positive at 1/820 titer. Definite diagnosis was established intraoperatively. At surgery choledochotomy with extirpation of the flukes from the biliary drainage was performed without any complications. Eosinophilia persisted 12 months after the operation. In the post-operative follow-up, a complete cure was observed.

DERLEME
10.
Flavonoid Ve Çay Tüketimi İle Kardiyovasküler Hastalıklar Arasındaki İlişkiler
Association Of Flavonoids And Tea Intake Between Cardiovascular Disease
Müberra Işıksoluğu
Sayfalar 181 - 188
Sağlık çalışanları tarafından hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, mide hastalıkları ve çeşitli sağlık sorunları olan kişilere ve özellikle yaşlılara genellikle çayı azaltmaları ya da içmemeleri önerilmektedir. Böyle bir öneri olmasa bile rahatsızlıkları olanların, yaşlıların ya da sağlık konusunda titiz kişilerin sağlık kaygıları nedeniyle çaydan uzak durmaya çalıştıkları gözlenmektedir.

11.
Teflon’un Canlılar Üzerindeki Toksik Etkileri
Toxic Effects Of Teflon On Animals
Emine Baydan, Sevinç Yılmazer
Sayfalar 189 - 194
Teflon (Politetrafloretilen-PTFE, Halon, Fluon), bir florokarbon [(F2C-CF2)n] olup, ilk defa 1938'de Amerika'da Dupont firmasının araştırma laboratuvarlarında çalışan Dr.Roy Plunkett ve arkadaşları tarafından bulunan bir maddedir (1,2). Yüksek sıcaklıklara dananıklılığı, yanmaz, yapışmaz ve sürtünme katsayısının oldukça düşük olması gibi nedenlerden dolayı günümüzde çok büyük kullanım alanına sahip olan teflonun ticari amaçlar için kullanımı 1940’lı yıllarda başlar. Mutfaklarımıza kadar girmiş olan bu maddenin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerine 1951 yılında ilk değinen araştırıcı Harris'dir (3). Takip eden dönemlerde hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar teflonun belli koşullar altında toksik etkili olabileceğini göstermektedir.

12.
Toksoplazmoz Tanısında Polimeraz Zincir Reaksiyonunun Yeri
The Role Of Polymerase Chaın Reaction In The Diagnosis Of Toxoplasmosis
Semra Tunçbilek
Sayfalar 195 - 202
Toxoplasma gondii tüm dünyada insanlarda sık görülen infeksiyon etkenlerinden biridir. İnsan toksoplazmozunun laboratuvar tanısı klasik olarak serolojik testlere dayanmaktadır. Fakat bu testler immünsuprese hastalardaki toksoplazma ensefaliti ve pnömonisi ile intrauterin toksoplazma infeksiyonu ve oküler toksoplazmozun
tanısında yetersiz kalmaktadır. Polimeraz zincir reaksiyonunun (PZR) insan örneklerinde kullanılarak T.gondii’yi belirlemedeki yeri birçok çalışma ile araştırılmaktadır. Sonuçlar PZR’nunun intrauterin, oküler, serebral ve dissemine toksoplazmozda kullanılabilecek hızlı ve duyarlı bir test olduğunu göstermektedir.
Toxoplasma gondii is one of the most common infectious agents among humans throughout the world. Laboratory diagnosis of human toxoplasmosis has relied traditionally on serological tests. But these tests are inadequate in immunocompromised patients toxoplasma encephalitis and pneumonia, intrauterine toxoplasma
infections and ocular toxoplasmosis. Many studies have done to assess the value of detecting T.gondii in human samples using polymerase chain reaction (PCR). Findings created that PCR could be a rapid and sensitive technique for the diagnose of intrauterine, ocular, cerebral and disseminated toxoplasmosis.

LookUs & Online Makale
w