ISSN: 0377-9777 / e-ISSN: 1308-2523
Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi - Turk Hij Den Biyol Derg: 63 (1)
Cilt: 63  Sayı: 1 - 2006
TÜM DERGİ
1.
THDBD 2006-1,2,3 Cilt 63 Tüm Dergi
TBHEB 2006-1,2,3 Vol 63 Full Printed Journal

Sayfalar 0 - 186
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DERLEME
2.
Biyolojik Silahlar Ve Biyoterörizm
Biological Weapons And Bioterrorism
Selçuk Kılıç
Sayfalar 1 - 20
Eylül 2001 tarihinde ABD’deki terörist saldırıdan sonra, tüm dünyada dikkatler biyolojik savaş ajanlarına ve biyoterörizm üzerine yoğunlaşmıştır. Biyolojik savaş veya biyoterörizm, mikroorganizmalar ve mikrobiyal, bitkisel veya hayvansal kökenli toksinlerin insan, hayvan ve bitkilerde hastalık oluşturmak ve ölüme neden olarak toplumda panik ve afet yaratmak amacıyla kasıtlı kullanımıdır. Biyolojik savaş ajanlarının terörist saldırılarda kullanılması, bu ajanların kolay elde edilebilmeleri ve düşük maliyetle büyük miktarlarda üretilebilmeleri, genel güvenlik sistemlerince saptanamamaları ve kolayca taşınabilmelerine bağlanabilir. Bu derlemede, biyolojik savaş ve biyoterörizm
kavramları, biyolojik silah ajanlarının özellikleri, tarih içerisindeki gelişimi, uluslararası konvansiyonlar, kullanılan ajanların özellikleri ve biyolojik saldırı durumunda epidemiyolojik yaklaşım ve biyolojik savunmanın bileşenleri irdelenmiştir.
Since the terrorist attack on the United States in September 2001, attention has been focused on the threat of biological warfare and bioterrorism all over the world. Biological warfare or biological terrorism is the intentional use of microorganisms, and toxins, generally of microbial, plant or animal origin to produce disease and death in humans,
livestock and crops, leading to disaster and panic in the community. The attraction of biological warfare agents for use in terroristic attacks is attributed to easy access to a wide range of disease-producing biological agents, to their low production costs, to their non-detection by routine security systems, and to their easy transportation from one
place to another. This review examines concept and history of biological war and bioterrorism, international conventions, agents of bioterrorism and their specifications, epidemiology of bioterrorist threat, and components of biological defence.

3.
Biyolojik Silah Olarak Bakteriler: “Kategori A ajanlar”
Bacteria As Agents of Biological Weapons: “Category A Agents”
Selçuk Kılıç
Sayfalar 21 - 46
Ölümcül, kolayca elde edilebilen ve düşük maliyet ile büyük miktarlarda üretilebilen, aerosol formda stabil olan, kolayca geniş alanlara yayılabilen ve insandan insana bulaşan bakteriyel patojenler biyolojik savaş veya biyoterörizm ajanı olarak kullanılabilirler. Biyolojik silah ajanları yayılım özellikleri ve oluşturdukları hastalık tablosunun şiddeti ve ölüme bağlı olarak CDC tarafından üç kategoriye ayrılmıştır. Şarbon, veba ve tularemi etkeni olan bakteriler aerosol yolla şiddetli akciğer enfeksiyonuna neden olarak çoğunlukla ölümcül seyreden hastalık tablosu oluşturdukları için en yüksek risk grubu olarak tanımlanan Kategori A’da yer almaktadırlar. Bu derlemede Kategori A’da yer alan bu bakteriyel ajanların mikrobiyolojik özellikleri, biyolojik silah potansiyeleri, oluşturdukları klinik belirtiler, tanı, korunma ve tedavileri gözden geçirilmiştir.
Bacterial pathogens that are lethal, relatively easily obtained and inexpensive to produce in large quantities, stable in aerosol with the ability to be dispersed over wide areas, communicable from person to person can be used as weapons of biological warfare or bioterrorism. Biological warfare agents can be separated into three categories
by Center of Diseases Control and prevention, depending on how easily they can be spread and the severity of illness or death they cause. Bacterial pathogens that are considered the highest risk in category A agents in regard to their microbiology, potential for weaponization, and the clinical features, diagnosis, prevention, and treatment of
the diseases that they cause has been reviewed.

4.
Biyolojik Silah Olarak Bakteriler: “Kategori B Ajanlar”
Bacteria As Agents of Biological Weapons: “Category B Agents”
Selçuk Kılıç, Cahit Babür
Sayfalar 47 - 66
Orta dereceli yayılım, orta düzeyde morbidite ve düşük mortalite gösteren spesifik tanı kriterleri ile sürveyans sisteminin geliştirilmesine ihtiyaç duyulan ajanlar CDC tarafından ikinci derecede öneme sahip biyolojik silah/biyoterörizm ajanları (Kategori B) olarak sınıflandırılmışlardır. Kategori B içinde çok sayıda bakteri, virüs, protozoon ve toksin yer almaktadır. Bu derlemede Kategori B’de yer alan bakteriyel ajanlardan Burkholderia
mallei (Ruam-Glanders) ve Burkholderia pseudomallei (Melioidoz), Coxiella burnetii (Q ateşi), Brucella sp. ve Chlamydophila psittaci ele alınmıştır.
Agents that are modarately easy to transmite, cause modarate morbidity rates and low mortality rates, and require specific enchancements of diagnostic capacity and surveillance system have been classified as second highest priority agents (Category B) by CDC. Category B includes a wide variety of bacteria, virus, protozoa, and toxin. In this review, bacterial agents classified in Category B, Burkholderia mallei (Glanders) and Burkholderia pseudomallei (Melioidosis), Coxeilla burnetii (Q fever), Brucella sp. and Chlamydophila psittaci (Psitacosis) were discussed in detail.

5.
Biyolojik Silah Olarak Viral Ajanlar
Viral Agents As Biological Weapons
Yavuz Uyar, Alper Akçalı
Sayfalar 67 - 78
Birçok virüs, CDC tarafından olası biyolojik silah ajanı olarak sınıflandırılmıştır. Çiçek, viral ensefalit ve viral kanamalı ateş etkeni olan virüsler, üretimlerinin kolay ve bulaştırıcılıklarının yüksek olması nedeniyle kaygı yaratmaktadırlar. Bu derlemede biyolojik silah olarak kullanılması muhtemel virüslerin genel özellikleri, tanı yöntemleri, tedavileri ve bu ajanlara karşı alınması gereken koruyucu önlemler özetlenmiştir.
Various viral agents have been classified by the CDC as probable biological weapon agent. Viruses such as smallpox virus, viral encephalitis and viral hemorrhagic fever viruses are of concern, since they are highly infectious and relatively easy to produce. In this review, general characteristics, diagnosis, therapy and protective measurements for viruses those can be used as biological weapon has been summarized.

6.
Biyolojik Silah Olarak Paraziter Ajanlar
Parasites As Biological Weapons
Ümit Çimli Aksoy, Ayşegül Taylan Özkan
Sayfalar 79 - 84
Çeşitli biyolojik etkenler, terörizm açısından potansiyel bir riske sahiptirler. Parazitler; genel olarak orta dereceli yayılım, orta düzeyde morbidite ve düşük mortalite göstermeleri nedeniyle CDC tarafından ikinci derecede öneme sahip biyolojik silah/biyoterörizm ajanları (Kategori B) arasında sınıflandırılmışlardır. Bu derlemede henüz biyolojik silah ajanı olarak rolü yeni anlaşılmaya başlayan parazitlerin potansiyel biyoterörizm özellikleri, biyogüvenlik çalışmaları ve çalışmaların yürütüleceği laboratuvarların biyogüvenlik koşulları güncel yayınlar ışığında tartışılmıştır.
Various biological agents have petonsial risk for use as weapons of terrorism. Parasites have been categorised as second class (Category B) biological weapons/bioterorism agents by CDC because of their low mortality, low morbitity and slow contamination properties in general. In this review, parasites whose role as potensial bioterrorism agents had beeen understood recently were discussed regarding to their potential bioterrorism properties, biosafety studies and also biosafety conditions of laboratories where the studies are conducted.

7.
Biyolojik Silah Olarak Toksinler
Toxins As Agents Of Biological Weapons
Selçuk Kılıç
Sayfalar 85 - 106
Ölümcül olan kolayca ve düşük maliyet ile büyük miktarlarda üretilebilen, aerosol formda stabil olan, kolayca geniş alanlara yayılabilen ve insandan insana bulaşan etkenler ideal biyolojik silah ajanıdırlar. Botulinum, stafilokokkal enterotoksin B, ricin ve trikotesen mikotoksin gibi biyolojik toksinler, insandan insana bulaşma özelliği dışında tüm bu özelliklere sahiptirler. Bu derlemede, biyolojik silah olarak kullanılması muhtemel toksinler biyolojik özellikleri, biyolojik silah potansiyeleri, oluşturdukları klinik belirtiler, tanı, korunma ve tedavileri açısından gözden geçirilmiştir.
Agents that are lethal, easy and inexpensive to produce in large quantities, stable in aerosol for/with the ability to be dispersed over wide areas, communicable from person to person are the ideal biologic warfare agent. With the exception of communicable from human to human, the biologic toxins such as Botulinum, staphylococcal enterotoxin B, ricin, and trichothecene mycotoxins possess all the properties mentioned. In this review, several potential biological warfare toxins in regard to their biology, potential for weaponization, and the clinical features, diagnosis, prevention, and treatment of the diseases that they cause have been reviewed.

8.
Biyolojik Ve Kimyasal Terör Tehdidinde Toplum Sağlığı Cevabının Planlanması
Planning Of Public Health Response To Biological And Chemİcal Terrorism Threats
Metin Demir, Mustafa Özer, Mehmet Çetin
Sayfalar 107 - 114
Ulusal ve yerel sağlık otoritelerin çoğu biyolojik ve kimyasal terör saldırısına karşı cevap oluşturabilecek bir plandan yoksundur. Ayrıca toplum sağlığı faaliyetleri de, acil yanıt oluşturulmasından sorumlu yetkili kurumlarla entegre olmamıştır ve bu durum sorunu daha da kötüleştirmektedir. Acil bir durumda en uygun hareket tarzını belirlemenin en kötü zamanı acil durum sırasındadır. Bundan dolayı sağlık kurumlarının, ihtiyaç ortaya çıkmadan önce, kendilerine ait sorumluluk ve rollerini tam olarak belirlemeleri ve bir cevap sistemi geliştirmeleri gerekmektedir. Bu cevap sisteminin hazırlık süreci, mevcut sürveyans sisteminin genişletilmesinden, uygulanabilir bir acil durum eylem planı oluşturulması ve geliştirilmesine kadar devam eden bir süreci kapsamaktadır. Açık veya gizli herhangi bir terör saldırısında toplumun hastalık ve yaralanmalardan korunması konusunda hizmet verecek toplum sağlığı kurumlarının, bir takım özellikli görevleri vardır. Bu derlemede terör tehdidine cevap verebilecek toplum sağlığı sistemin kapasitesinin güçlendirilmesi ve toplumu bir terör saldırısının tehlikelerinden koruyabilecek taslak bir planlama kılavuzu oluşturulması ve bu kılavuzun uygulama basamakları belirtilmeye çalışılmıştır. Bu planlama kılavuzu temel olarak ulusal düzeyde görev yapan halk sağlığı uzmanlarına yönelik hazırlanmışsa da, her seviyedeki
sağlık personeli için uygun bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Most of the national and local health authorities have no plan that could be a respond against biological and chemical terrorist attacks. Moreover, public health activities are not well integrated with relevant state agencies, which are responsible for responding to emergencies of all types, that worsens the situtation. The worst time to determine the appropriate actions in response to an emergency situation is during the emergency. Thus, it is critical that health department officials clarify the preparedness roles and responsibilities of their departments and identify likely response activities before they are needed. Preparedness process encompasses various activities which define and enhance the response system and expand existing surveillance systems to develop and maintain
a viable emergency operation procedure. In the event of a terrorist incident, particularly covert terrorist attacks, the public health community will have a special role in preventing diseases and injuries. As with infectious diseases, early detection of a terrorist attack and control of its consequences depend on a strong and flexible public health system and on the vigilance of health-care workers throughout the nation who may be the first to observe and report unusual diseases or injuries. In this study, we describe an draft planning guidance, which outlines steps for strengthening the capacity of the public health system to respond and protect the nation against the dangers of a terrorism incident. Although this planning guidance focuses on the biological and chemical terrorism preparedness efforts of state-level health department personnel, it can be used as a planning tool by anyone in the response community.

9.
Biyoterörizm ve Dekontaminasyon Yönetimi
Bioterrorism and Decontamination Management
Mehmet Baysallar, Levent Kenar
Sayfalar 115 - 128
Biyoterörist saldırı sonucu mikroorganizmalara maruz kalan kişilerin, eşyaların ve çevrenin uygun yöntemlerle temizlenmesi hijyenik ve ekonomik açıdan son derece önemlidir. Dekontaminasyon olarak adlandırılan bu işlemle, özellikle eşyalar biyolojik etkene göre seçilecek bir yöntemle sterilize ve dezenfekte edilerek, tekrar kullanılabilir hale getirilir. Bu derlemede biyoterörizmle mücadelede dekontaminasyonun yeri ve ülkemizde bu konuda görev alan kurumlar ve sorumlulukları irdelenmiştir.
After a bioterrorist attack, it is exteremely important to get people, properties and environment cleaned properly in terms of hygiene and economy. By this procedure called decontamination, especially, properties are sterilized and disinfected by a method selected according to the nature of biological agent and made reusable. In this review, importance of decontamination procedures and responsible institutes and their duties in our country have been explicated.

10.
Kimyasal Savaş Ajanlarının Solunum Sistemine Etkileri ve Tedavi Yaklaşımları
Respiratory System Effects and Treatment Approaches of Chemical Warfare Agents
Sermet Sezigen, Turan Karayılanoğlu
Sayfalar 129 - 134
Kimyasal savaş ajanları; düşmanı öldürme, yaralama veya saf dışı bırakmak için kullanılan toksik maddelerdir. Kitlesel yaralanmalara neden olan bu silahlar ucuz ve kolay depolanabilir olduğu için, hükümetlerin yanında terörist örgütler tarafından da kullanılmaktadırlar. Sinir ajanları, yakıcı ajanlar, akciğer irritanları ve kargaşa kontrol ajanları solunum sistemini etkileyen başlıca kimyasal savaş ajanlardır. Bu ajanların potansiyel etkileri kullanılan ajanın cinsine ve maruz kalınan miktara bağlıdır ve etkilerinin çoğu hemen görülür. Gecikmiş etkiler ise uzun vadede oluşan genellikle daha ciddi komplikasyonlardır. Kimyasal silah yaralılarının tıbbi yönetimi triyaj, ventilasyon,
dekontaminasyon, antidot uygulaması ve destekleyici tedaviyi içerir. Her ajan için özgül bir tedavi protokolü vardır.
Chemical warfare agents (CWA) are toxic substances which are used in order to kill, injure or incapacitate the enemy. As these weapons that cause to mass casualties, are inexpensive and easily stockpiled, besides goverments they are also used by terrorist organizations. Nerve agents, vesicants, lung damaging agents, and riot control agents are main chemical warfare agents that affect respiratory system. The potential effects of CWA’s depend on type of the agent and amount of exposure. Most of effects could be seen immediately. Generally, long-term complications called as delayed effects could be more serious. Medical management of chemical warfare casualties consists of ventilation, triage, decontamination, antidote application, and supportive treatment. There is a specific treatment protocol for each agent.

11.
Kimyasal Ajanlara Bağlı Ölümlerde Otopsi Güvenliği
Autopsy Safety On Fatalities Related To Chemical Agents
Harun Tuğcu, Yıldıray Zeyfeoğlu, Mesut Ortatatlı, Mehmet Toygar, Mükerrem Safalı
Sayfalar 135 - 138
Kimyasal savaş ajanlarının tür ve özelliklerindeki farklılıklar nedeniyle adli ve tıbbi müdahalede belirli standartlara uyulması gerekmektedir. Kimyasal savaş ajanları etkilerini hızlı olarak gösterdikleri için kimyasal ajana maruz kalan kişilere yaklaşımda, yapılacak müdahale kadar koruyucu emniyet tedbirlerinin alınması da büyük önem
taşımaktadır. Adli nitelik taşıyan ve kimyasal ajanlarla yaralanma sonucu meydana gelen ölüm olgularında da otopsi işleminin yapılması gerekebilmektedir. Ayrıca otopsi, enfeksiyon ve özel toksinlere bağlı ölümlerde sebebin ortaya konulmasında en iyi yöntemlerden birisidir. İşlem uygun koşullarda yapılmadığı takdirde, otopside görev
alanların yanısıra çevre için de önemli bir sağlık sorunu karşımıza çıkmaktadır. Özellikle gaz formundaki kimyasal ajanlar otopside görevli olanların zehirlenmelerine ve ölümüne dahi neden olabilirler. Bu nedenle otopsi personeli kimyasal savaş ajanlarının karakteristik bulgularını tanımalı, işlem öncesi dekontaminasyon ile otopsi sırasında
ve sonrasında gerekli korunma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Bu çalışmada, kimyasal ajanlara bağlı ölüm olgularının otopsi işlemi sırasında oluşabilecek riskleri en aza indirmek için uyulması gereken kuralların gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.
It is a necessity to obey certain standards of forensic or medical intervention because of differences in chemical warfare agent’s types and natures. While chemical warfare agents effects appear in minutes, both response and protective security precautions are very important in the medical management of chemical agent exposures. Autopsy procedure is sometimes required for forensic death cases of chemical agents. Besides,
autopsy is a good method that is used in order to learn reason of death. If autopsy is not done in suitable conditions, it could be a health problem for autopsy performers and environment. Especially agents in gas form could cause intoxications and death. For this reason physicians who perform autopsies must know characteristics of chemical warfare agents, preautopsy decontamination procedures and protective safety precautions. In this study, our aim is to review the rules that must be obeyed in order to minimize potential risks in autopsies of chemical agent related death bodies.

12.
Nükleer Silahlar ve Radyasyon
Effects Of Nuclear Weapons And Radiation
Cansın Arda
Sayfalar 139 - 144
Radyasyon yaralanması ve kirliliğine yol açan olaylar, hem çevre ve toplum, hem de sağlık ve kurtarma hizmeti sunan personel için büyük riskler oluşturmaktadır. Yaralıların kurtarılmasından, sağlık kuruluşlarına getirilmesine, tedavisi ve bakımına kadarki her aşama için önceden detaylı bir hazırlık yapılmış olması ve özel donanımlı, eğitimli personel tarafından müdahale edilmesi gerekmektedir. Radyasyon yaralılarına profesyonel arındırma uygulanmadan tedaviye başlanması, kimyasal ve biyolojik olaylarda da olduğu gibi mümkün değildir. Radyasyona maruz kalan hastalara sağlık personeli tarafından müdahale edilirken, radyasyona özgü yaklaşımlara dikkat edilmelidir.
Any reason that causes radiation causalities and environment pollution brings big risks upon the health of personnel and first responders as well as the population itself. Beginning from the first response till the health care facilities, every step needs to be planned carefully and trained and specially equipped personnel should response
immediately. During the treatment of patients who exposed to radiation, healtcare workers should consider the special situations for radiation.

13.
Tehlikeli Materyallerin Güvenli Taşınması
Safety Shipping Of Dangerous Goods
Özge Öncül, Demet Yumuşak
Sayfalar 145 - 150
Tehlikeli materyal kapsamına giren maddelerin hem uluslararası hem de ulusal sınırlarda taşınması sırasında zaman zaman çeşitli problemler yaşanmaktadır. Bu materyallerle meydana gelebilecek herhangi bir kazanın insan ve hayvan sağlığını tehdit etmesi yanında, çevreyi ve eşyaları kontamine etme olasılığı da bulunmaktadır. Tehlikeli materyallerin taşıdığı bu riskler, ulusal ve uluslararası düzenlemelere gidilmesine ve çeşitli kısıtlamalar getirilmesine neden olmuştur. Bu makalede tehlikeli materyalin tanımı ile özellikle enfeksiyöz materyallerin taşınmasıyla ilgili uluslararası düzenlemeler ve ülkemizde uygulanan mevzuat hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır.
During international and also national transportation of goods which are in scope of dangerous materials, various problems have been faced at times. It is highly possible to have an accident which would threaten human and animal health, also could contaminate environment and properties during the transportation of that kind of materials. These risks caused to enforce national and international regulations and limitations for shipping dangerous goods. In this study, we aimed to give information about identification of dangerous goods, international regulations especially those are related to the transportation of infectious materials and national legislation are applied in our country.

ARAŞTIRMA
14.
In Vitro Reactivation Potency Of Newly Developed Oximes
Yeni Geliştirilen K027 Ve K048 Oksimlerinin İn Vitro Reaktivasyon Potensi
Kamil Kuca, Jiri Cabal, Daniel Jun, Martina Hrabınova, Jiri Kassa
Sayfalar 151 - 156
AMAÇ: In 2003, we have developed two promising acetylcholinesterase (AChE; EC 3.1.1.7) reactivators – K027 and K048.
YÖNTEMLER: Both of them were designed as derivatives of HI-6 and trimedoxime (TMB-4). They consist of two quaternary pyridinium rings, one oxime group in the position four at the first pyridinium ring, one carbamoyl group at the position four at the second pyridinium ring and they differ just in the length of the connection chain between both pyridinium rings (K027 – three-methylene bridge, K048 – four-methylene bridge).
BULGULAR: In our study, we would like to show their potency to reactivate in vitro AChE inhibited by nerve agent tabun (GA). We have used rat and human brain cholinesterases as the appropriate source of the enzyme. As resulted from this work, there are differences in the
course of the reactivation process between rat and human species.
SONUÇ: Owing to this fact, reactivation test with human species should be included in the AChE reactivator developmental process.
OBJECTIVE: 2003 yılında, K027 ve K048 adlı iki yeni ümit verici asetilkolinesteraz reaktivatörü (AChE; EC 3.1.1.7) geliştirilmiştir.
METHODS: Her ikisi de HI-6 ve trimedoxime (TMB-4) türevleri olarak tasarlanmıştır. Bunlar birinci piridin halkasında dördüncü pozisyonda bir oksim grubu, ikinci piridin halkasında dördüncü pozisyonda bir karbomil grubu olmak üzere iki kuarterner piridin halkası içermekte ve sadece iki piridin halkası arasındaki bağlantı halkasının uzunluğu bakımından farklılık göstermektedirler (K027 – üç metilen köprüsü, K048 – dört metilen köprüsü).
RESULTS: Bu çalışmada, söz konusu reaktivatörlerin sinir gazı tabun (GA) ile inhibe edilen AchE’ı in vitro olarak tekrar aktifleştirme güçleri gösterilmek istenmiştir. Uygun enzim kaynağı olarak sıçan ve insan beyni kolinesterazları kullanılmıştır.
CONCLUSION: Bu bulguya dayanarak insanlarla ilgili reaktivasyon testlerinin AChE reaktivite gelişim yöntemlerini de içermesi gerektiği düşünülmektedir.

15.
Tabunla Zehirlenen Sıçanlarda Yeni Geliştirilen Oksimlerin Nöroprotektif Etkilerinin Trimedoksim İle Bir Karşılaştırması
A Comparison Of Neuroprotective Effects Of Newly Developed Oximes With Trimedoxime In Tabun-Poisoned Rats
Jiri Kassa, Gabriela Kunesova, Kamil Kuca
Sayfalar 157 - 164
AMAÇ: The neuroprotective effects of newly developed oximes (K027, K048) or trimedoxime in combination with atropine (atropine, K027/atropine, K048/atropine and trimedoxime/ atropine mixtures) on rats poisoned with tabun at a lethal dose (270 μg/kg i.m.; 120% of LD50 value) were studied.
YÖNTEMLER: The tabun-induced neurotoxicity was monitored using a functional observational battery and an automatic measurement of motor activity. The neurotoxicity of tabun was monitored at 24 hours and 7 days following tabun challenge. The results indicate that atropine alone is not able to protect the rats from the lethal effects of tabun. Six non-treated tabun-poisoned rats and five tabun-poisoned rat treated with atropine alone died within 24 hours. On the other hand, atropine combined with all tested oximes allows
most tabun-poisoned rats to survive within 7 days following tabun challenge.
BULGULAR: All three oximes tested combined with atropine seem to be sufficiently effective antidotes for a decrease in tabun-induced neurotoxicity in the case of lethal poisonings although they are not able to eliminate tabun-induced neurotoxicity completely.
SONUÇ: Due to their neuroprotective effects, all tested oximes appear to be more suitable oximes for the antidotal treatment of acute tabun exposure than currently used oximes (pralidoxime, obidoxime, HI-6).
OBJECTIVE: Yeni geliştirilen oksimler veya trimedoksimin atropin (atropin, K027/atropin, K048/atropin ve trimedoxime/ atropin karışımları) ile beraber uygulanması, öldürücü dozda (270 μg/kg i.m.; LD50 değerinin %120si ) tabun ile zehirlenen ratlarda nöroprotektif etkileri çalışılmıştır.
METHODS: Tabunla oluşturulan nörotoksisite, fonksiyonel izleme bataryası ve otomatik motor aktivite ölçümleri kullanılarak izlenmiştir. Tabun nörotoksisitesi tabun uygulamasını takiben 7 gün, 24 saat boyunca takip edilmiştir. Sonuçlar, sadece atropin uygulamasının sıçanları tabunun öldürücü etkisinden korumadığını göstermiştir. Tabunla zehirlenen ve tedavi uygulanmayan 6 sıçan ile tabunla zehirlenen ve atropin uygulanan 5 sıçanın 24 saat içinde öldüğü gözlenmiştir. Diğer taraftan, atropinle birlikte test edilen oksimlerin, zehirlenen sıçanların çoğunun tabun uygulama sonrasını izleyen 7 gün boyunca yaşamasını sağladığı görülmüştür.
RESULTS: Üç oksim de tabunla indüklenen nörotoksisiteyi tamamiyle düzeltmemekle beraber öldürücü dozlardaki tabun zehirlenmelerinde nörotoksisiteyi yeterli düzeyde azaltan etkili antidotlardır.
CONCLUSION: Nöroprotektif etkilerinden dolayı test edilen tüm oksimlerin, akut tabun zehirlenmelerinde günümüzde kullanılan oksimlerden (pralidoxime, obidoxime, HI-6) daha uygun olduğu görülmektedir.

OLGU SUNUMU
16.
Şarbon Şüpheli Pakete Nbc Laboratuvarının Yaklaşımı: Olgu Sunumu
The Approach Of Nbc Laboratory To Anthrax Suspected Packa Ge: Case Report
Turan Karayılanoğlu, Levent Kenar, Mesut Ortatatlı, Ali Öztuna
Sayfalar 165 - 169
Ekim 2001’de Amerika Birleşik Devletleri’nde şarbon sporları içeren zarflarla yapılan saldırılar biyoterörizm kavramının gerçek yüzünü göstermiştir. Şarbon, Bacillus anthracis tarafından oluşturulan ve esas olarak ot yiyen hayvanların hastalığıdır. Hasta hayvanların doku ve kanından yapılan yaymalarda kapsüllü, Gram pozitif, uzun çomakların görülmesi şarbon tanısını koydursa da, doğadan elde edilen Gram pozitif basillerin tanımlaması
oldukça zordur. GATA NBC Bilim Dalı Başkanlığı’na 2003-2006 yılları arasında gelen şüpheli zarflar gerekli güvenlik önlemleri alınarak açılmış ve içerikleri kimyasal ve radyolojik incelemelerin ardından konvansiyonel kültür ve moleküler biyoloji yöntemleri ile araştırılmıştır. RT-PCR yönteminin şarbon araştırılmasında etkili ve hızlı bir yöntem olabileceği düşünülmektedir.
Attacks made with envelopes containing spores of Bacillus anthracis in USA in October 2001 revealed real face of bioterrorism concept. Anthrax is primarly a disease of herbivores caused by B.anthracis. Although observing encapsulated Gram positive rods on the Gram staining of the tissue and blood specimens of the infected animals supports diagnosis of anthrax, the identification of Gram positive bacilli gained from the nature is very difficult. In this paper, methods conducted for the investigation of the suspicions envelopes which were submitted to the Department of Medical NBC Defense of Gulhane Military Medical Academy between the years 2003-2006 are discussed. By taking the appropriate safety precautions, the analysis of the suspicious materials are carried out by either conventional culture methods or molecular biological techniques following chemical and radiological examinations.

LookUs & Online Makale
w