ISSN: 0377-9777 / e-ISSN: 1308-2523
Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi - Turk Hij Den Biyol Derg: 69 (3)
Cilt: 69  Sayı: 3 - 2012
1. 
2012-3 Cilt 69 tüm dergi
2012-3 Vol: 69 Full Printed Journal
Selahattin Taşoğlu
Sayfa 0
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA
2. 
Metisiline dirençli Stafilokok suşlarında tigesiklin etkinliğinin araştırılması
Investigation of activity of tigecycline against methicillin-resistant Staphylococci strains.
Aysegul Opuş, Recep Keşli, Muhammet Guzel Kurtoğlu, Asuman Güzelant, Elif Bilge Uysal
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.79553  Sayfalar 121 - 126
AMAÇ: Amaç Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) ve metisiline dirençli koagülaz negatif stafilokoklar (MRKNS) dünya genelinde önemli enfeksiyon etkenleridir. Vankomisin ve diğer glikopeptit antibiyotikler MRSA ve MRKNS ile oluşan enfeksiyonların tedavisinde kullanılan belli başlı antibiyotiklerdir. Metisiline dirençli stafilokok suşlarının yüksek prevelansı, vankomisin kullanımında artışa yol açmıştır. Bu durum ise metisiline dirençli stafiloklarda glikopeptitlere duyarlılığın azalmasına neden olmuştur. Vankomisine duyarlılığı azalmış olan MRSA suşlarının yol açtığı enfeksiyonların tedavi seçenekleri sınırlıdır. Tigesiklin MRSA ve/veya MRKNS’ nin yol açtığı enfeksiyonların antimikrobiyal tedavileri için alternatif olarak göz önünde tutulmalıdır. Bu çalışmanın amacı tigesiklinin çeşitli kliniklerden izole edilen metisiline dirençli stafilokok suşlarına karşı in vitro antimikrobiyal aktivitesinin belirlenmesidir.
YÖNTEMLER: Stafilokok suşları Ocak ve Aralık 2010 tarihleri arasında Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarında izole edilmiştir. İzole edilen suşlar konvansiyonel metodlar ve tam otomatik bakteri identifikasyon ve duyarlılık sisteminin (Phoenix 100, BD, Sparks, USA) her ikisi kullanılarak tanımlanmıştır. Metisilin direnci disk difüzyon yöntemi (oksasilin 1 μg ve sefoksitin 30 μg diskleri) Klinik ve Laboratuvar Standartları Enstitüsü’nün (Clinical and Laboratory Standards Institute-CLSI) talimatlarına göre uygulanmış ve değerlendirilmiştir. İzole edilen suşlar için tigesiklinin minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri E-test metodu (bio-Merieux Marcy l’Etoile, France) ile belirlenmiştir.
BULGULAR: Seksen beş dirençli stafilokok suşunda 35 (%41)’i Staphylococcus aureus ve 50 (%59)’si koagülaz negatif stafilokok olarak tanımlanmıştır. Otuz beş MRSA izolatı için tigesiklinin MİK değerleri şu şekilde bulunmuştur: MİK50: 0,094 μg/ml, MİK90: 0,5 μg/ml, 50 MRKNS izolatı için ise MİK50: 0,047 μg/ml, MİK90: 0,25. Bütün izolatların tamamı tigesikline duyarlı (%100) bulunmuştur.
SONUÇ: Bu çalışmanın sonuçları tigesiklinin MRSA ve MRKNS izolatlarının her ikisine karşı etkili in vitro antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir. Tigesiklin, dirençli MRSA ve MRKNS etkenlerinin yol açtığı enfeksiyonların tedavisinde alternatif antibiyotiklerin tamamının dirençli olduğu durumlarda son seçenek olarak tercih edilebilir.

3. 
Squamarina lentigera türlerinde usnik asit konsantrasyonunun antimikrobiyal aktivitesi
Antimicrobial activity of usnic acid on Squamarina lentigera lichen species
Demet Cansaran Duman, Mehmet Gökhan Halıcı
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.74436  Sayfalar 127 - 134
AMAÇ: Squamarina lentigera liken türlerinden ekstre edilen usnik asitin Bacillus megaterium, Bacillus subtilis, Enterococcus faecalis (RSKK 508), Escherichia coli (ATCC 35218), Proteus mirabilis (Pasteur Ens. 235), Pseudomonas aeruginosa ve Staphylococcus aureus olmak üzere yedi bakteri türüne karşı antimikrobiyal aktivitesi test edilmiş ve bu bakteriler üzerinde inhibisyon etkisi olan iki likenin usnik asit miktarları belirlenmiştir.
YÖNTEMLER: S. lentigera’ya ait 0,05 g tallusa 10 mL aseton eklenip bir saat oda sıcaklığında bekletilmiştir. Her iki liken türünde bulunan usnik asidin antimikrobiyal aktivitesinin tespiti için agar difüzyon yöntemi uygulanmıştır. Buna ek olarak, HPLC yöntemi kullanılarak bu liken türünün usnik asit miktarları belirlenmiştir. Ayrıca, liken ekstraktının kromotogramlarında alıkonma sürelerine göre oluşan pikler, standart usnik asidin alıkonma süreleri ile karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: Bu çalışmada, S. lentigera türünün usnik asit ekstraktının aktif olduğu ayrıca B. megaterium ile B. subtilis bakterilerine karşı daha yüksek inhibisyon etkisi gösterdiği belirlenmiştir. Squamarina lentigera’dan elde edilen inhibisyon zon çapı standart antibiyotik ile karşılaştırıldığında; liken ekstraktına en duyarlı bakterinin E. coli olduğu belirlenmiştir. Çalışılan liken türünün aseton ekstraktı, S. aureus hariç test edilen tüm Gram pozitif bakterilerin gelişmesini inhibe etmiştir. B. subtilis’in çalışılan liken türüne karşı duyarlı olduğu gözlenmiştir. Kontrol olarak kullanılan aseton çalışmada kullanılan hiçbir bakteriye karşı etki göstermemiştir. S. lentigera’nın aseton ekstraktının usnik asit miktarları %2,47 olarak bulunmuştur.
SONUÇ: Çalışmamızın sonucunda; S. lentigera türlerinin önemli antimikrobiyal etki gösterdikleri
belirlenmiştir. Bu da bize usnik asit miktarı ile antimikrobiyal aktivite arasında bir korelasyon
olduğunu ve usnik asit konsantrasyonun artmasıyla antimikrobiyal aktivitenin de arttığını göstermiştir. Bu çalışma, medikal ve farmakolojik ürün olarak kullanılabilecek S. lentigera türünün antimikrobiyal aktivitesinin ve usnik asit derişimlerinin belirlendiği literatürdeki ilk makaledir.

4. 
Et örneklerinden izole edilen Staphylococcus aureus ve koagülaz negatif stafilokok'ların biyofilm üretimi ve DNaz aktivitelerinin belirlenmesi
Determination of biofilm production and DNase activity of S. aureus and coagulase negative staphylococci isolated from meat samples
Neslihan Gündoğan, Özlem Ataol
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.03880  Sayfalar 135 - 142
AMAÇ: Bu çalışmada Ankara ilindeki, çeşitli süpermarketlerden temin edilen dana kıyma ve tavuk but örneklerinde S. aureus ve koagülaz negatif stafilokok (KNS)’ların bulunma sıklığı ile bu izolatların biyofilm üretimi ve DNaz aktivitelerinin saptanması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: İncelenen 15 kıyma ve 15 tavuk but örneğinden izole edilen S. aureus ve KNS’lerin cins ve tür düzeyindeki identifikasyonları standart biyokimyasal yöntemler ve API ID 32 Staph (Bio Merieux SA, Marcy-I’Etoile, France) bakteri tanımlama kiti kullanılarak yapılmıştır. Stafilokok türlerinin biyofilm oluşumları Congo Red Agar’da, DNaz aktiviteleri DNaz Agar’ da belirlenmiştir.
BULGULAR: İncelenen kıyma örneklerinden 6’sı (% 10,7) S. aureus, 50’ si (% 89,3) KNS olmak üzere toplam 56 stafilokok izolatı elde edilmiştir. Tavuk but örneklerinden toplam 41 KNS izolatı elde edilmiş, S. aureus izole edilememiştir. DNaz aktivitesi kıymadan izole edilen S. aureus izolatlarının tamamında (% 100), KNS’lerin % 58’inde pozitif bulunmuştur. Tavuktan izole edilen KNS’lerin %70,7 ‘si DNaz pozitif bulunmuştur. Biofilm üretimi kıymadan izole edilen S. aureus izolatlarının % 50’sinde, KNS’ lerin % 18’sinde tespit edilmiştir. Tavuktan izole edilen KNS’lerin % 41.5’sinde biyofilm üretimi saptanmıştır.
SONUÇ: Stafilokok türlerinin etlere kontaminasyonun bu gıdaların hazırlanması sırasındaki zayıf sanitasyon ve çapraz kontaminasyonun göstergesi olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada izolatların büyük bir oranda biofilm oluşturdukları ve DNaz aktivitesine sahip odukları gözlenmiştir. DNaz aktivitesi olan ve biofilm oluşturabilen stafilokok türlerinin kontaminasyon ile gıda zincirine girebileceğinin gıda üreticileri tarafından dikkate alınması gerektiği, bu nedenle de hijyenik ve koruyucu önlemlerin alınması gerektiği düşüncesindeyiz.


5. 
Enteral beslenme ürünlerindeki toplam vitamin C miktarının HPLC yöntemi ile belirlenmesi
Quantitative determination of total vitamin C in enteral nutrional products by using HPLC
Pınar Kaynar, Meşküre Canbolat, Ayşe Kavaklı, Esra Jale Özeroğlu, Serdar Alp Subaşı
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.80037  Sayfalar 143 - 148
AMAÇ: Belli bir beslenme gereksinimi bulunan hastaların diyetlerini düzenlemek amacıyla tıbbi gözetim altında kullanılan özel olarak üretilmiş veya formüle edilmiş enteral beslenme ürünleri; suda çözünen vitaminler ile yağda çözünen vitaminleri içermektedirler. Suda çözünen vitamin grubu içinde yer alan vitamin C bir başka adıyla askorbik asit, pek çok vücut fonksiyonu için önemli bir vitamindir. Bu çalışmada, söz konusu ürünlerdeki toplam vitamin C miktarının tayinine yönelik olarak UV dedektörü (280 nm) ile kolay, spesifik, duyarlı yüksek basınçlı sıvı kromatografi (HPLC) yönteminin uygulanabilirliğini tespit etmek amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: Toplam 28 adet enteral beslenme ürünündeki toplam vitamin C miktarının belirlenmesi için HPLC yöntemi kullanılmıştır. Kromatografik sistem; C–18 kolon (250x4,60 mm-5μ) ve 280 nm’ye ayarlı UV dedektör kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Mobil faz olarak 1 ml/dak akış hızında hekzansülfonik asit sodyum tuzu içeren tampon ve metanol (98: 2) kullanılmıştır. Enteral beslenme ürünlerinde belirlenen toplam vitamin C miktarı ile ürün etiketlerinde beyan edilen miktarlar arasındaki ilişki bağımsız gruplarda T-testi kullanılarak, istatistiksel yönden değerlendirilmiştir
BULGULAR: Enteral beslenme ürünlerindeki toplam vitamin C miktarı HPLC yöntemi ile belirlenmiş ve toplam vitamin C miktarı 3,9–52,20 mg/100 ml arasında bulunmuştur. İstatistiksel değerlendirme ile bulunan değerlerin ürün etiketlerinde beyan edilen değerlere uygunluk gösterdiği belirlenmiştir (p>0,05). Toplam vitamin C’nin alıkonma süresi yaklaşık beş dakika olarak tespit edilmiştir. Dedeksiyon limiti (LOD) ise 0,005 mg/100 ml olarak saptanmıştır.
SONUÇ: Enteral beslenme ürünlerindeki toplam vitamin C miktarının belirlenmesinde HPLC-UV yönteminin kullanılabileceği görülmüş ve yöntemin duyarlı olması, uygulama süresi ile kolaylığı açısından avantajlı olduğu düşünülmüştür. Ayrıca, bu ürünler için beyan edilen vitamin C miktarının doğruluğu onaylanmıştır.

6. 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi 2009-2011 yılı Tüberküloz Laboratuvar verilerinin değerlendirilmesi
Evaluation of Tuberculosis Laboratory results in Çanakkale Onsekiz Mart University Research and Education Hospital for 2009-2011
Nilgun Özbey, Alper Akçalı, Müşerref Tatman Otkun
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.47124  Sayfalar 149 - 154
AMAÇ: Çanakkale İlinde tüberküloz kültür çalışmalarına 2009 yılında ilk olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda başlanmıştır. Bu çalışma ile laboratuvarımızda elde edilen verilerin sunulması ve mikobakteri tanısında kullanılan yöntemlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: Mikobakteri kültürü için laboratuvarımıza gönderilen klinik örnekler Ehrlich-Ziehl-Neelsen (EZN) yöntemi ile boyanarak, mikroskobik olarak değerlendirilmiş; Löwenstein-Jensen (LJ) besiyeri ve BACTEC MGIT 960 (Mycobacteria Growth Indicator Tube, Becton Dickinson, ABD) sıvı bazlı kültür sistemi tüplerine ekilmiştir. Üreme görülen kültür tüplerinde Mycobacterium tuberculosis kompleks (MTBK) tanımlaması ve istem yapıldığında streptomisin (STR), izoniazid (INH), rifampisin (RF), etambutol (ETM) duyarlılıkları çalışılmıştır. Aseptik koşullarda toplandığı düşünülen vücut sıvıları dekontamine edilmeden direkt olarak, diğer örneklere ise önce dekontaminasyon ve sonra konsantrasyondan ekim yapılmıştır.
BULGULAR: Laboratuvarımıza 667 hastadan toplam 1.048 örnek gönderilmiştir. 54 hastaya ait 71’i MTBK, yedisi tüberküloz dışı mikobakteri olmak üzere toplamda 78 örnekte (%7,44) BACTEC MGIT 960 (Becton Dickinson, ABD) sistemi ile üreme saptanmıştır. LJ besiyerinde 64’ü MTBK, dördü tüberküloz dışı mikobakteri olmak üzere toplamda 68 örnekte üreme saptanmıştır. BACTEC MGIT 960 sisteminde üremenin saptanabildiği süre ortalama 11,8 gün (± 7,45 SS) olarak tespit edilmiştir. EZN boyamasında 49 örnekte asidorezistan basil görülmüştür. Bu örneklerin 42 (%86)’sinde üreme saptanabilmiştir. 54 hastanın 25’inin izolatında ilaç duyarlılığı çalışılmıştır. Altı izolatta en az bir ilaca direnç saptanırken en yüksek oranda STR direnci görülmüştür. Beş örnekte STR direnci, üç örnekte INH direnci, bir örnekte de ETM direnci saptanmıştır. Üç örnekte aynı anda STR ve INH direnci saptanmıştır. RF dirençli MTBK saptanmamıştır.
SONUÇ: Bu çalışma ile Çanakkale ilindeki tüberküloz laboratuvarına ait ilk bulgular sunulmuştur. BACTEC MGIT 960 otomatize sıvı bazlı tüberküloz kültür sistemi ile yapılan kültür ve ilaç duyarlılık testleri katı besiyerinden daha kolay ve hızlı olarak gerçekleştirilmektedir. Tüberküloz tanısında kültür duyarlılığının mikroskopiden fazla olduğu, ancak erken tanı konulabilmesi nedeni ile duyarlılığı düşük olmasına rağmen mikroskobik incelemenin rutin olarak kültür ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

7. 
Kütahya İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde çalışanlarda nazal Staphylococcus aureus taşıyıcılığı ve metisilin direncinin araştırılması
Investigation of nasal carriage of Staphylococcus aureus and Meticilin Resistance in the Kütahya Health Directorate workers
Aysel Gülbandılar, Emine Didem Beyhan, Halil İbrahim Kısa
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.26122  Sayfalar 155 - 162
AMAÇ: Bu çalışmada, Kütahya İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde çalışanların nazal Staphylococcus aureus taşıyıcılığı ve metisiline direncin araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: İzole edilen izolatların identifikasyonu için geleneksel biyokimyasal testler ve antibiyotik duyarlılık testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Çalışma kapsamına alınan toplam 597 kişiden 51 (%8,54)’inde taşıyıcılık belirlenmiştir. Taşıyıcıların oranları şöyle dağılım göstermektedir: (%7,55) hemşire, ebe, sağlık memuru; (%9,42) diğer sağlık çalışanları ve (%11,2) doktorlar. Test edilen izolatlarda metisilin direnci saptanamamıştır. Vankomisine karşı direnç belirlenememiştir. İzolatların sırasıyla %100’ü basitrasin’e, %90,19’u seftazidime, %88,23 ile penisilin G’ye ve %82,35’i de oflaksaksin ile %82,35’i nalidiksik asite karşı dirençli oldukları belirlenmiştir.
SONUÇ: Yapılan bu çalışma, sağlık çalışanlarındaki S. aureus taşıyıcılık oranlarının belirlenmesinde, nozokomiyal stafilokok enfeksiyonlarına karşı alınması gereken önlemler ve uygulanabilecek tedavi yöntemleri hakkında değerli bilgiler vererek, bu mikroorganizmaya karşı ortak korunma ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

OLGU SUNUMU
8. 
Pediatrik bir hastada Salmonella paratyphi A’nın neden olduğu bir akut hemorajik sistit olgusu
A case of acute hemorrhagic cystitis caused by Salmonella paratyphi A in a pediatric patient
Erkan Yula, Özcan Deveci, Türkan Toka Özer, Alicem Tekin, Melek İnci, Ali Karakuş
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.17894  Sayfalar 163 - 168
Salmonella türlerinin neden olduğu üriner sistem enfeksiyonu (ÜSE) oldukça nadir görülen bir klinik durumdur. Yedi yaşında erkek bir hasta; alt karın ağrısı, idrar yaparken yanma ve ağrı, bulantı ve ateş yükselmesi şikayeti ile hastanemize başvurmuştur. Fizik muayenesinde hastanın vital bulgularının normal olduğu saptanmış ancak abdominal muayene ile bilateral suprapubik hassasiyet bulunduğu belirlenmiştir. Laboratuvar tetkiklerinde; hemoglobin miktarı 12,9 g/dL, eritrosit sayısı 4,8 milyon/mm3, lökosit sayısı 11.800/mm3, trombosit sayısı 275.000/mm3, C-reaktif protein düzeyi 30,2 mg/L, serolojik olarak paratyphi A “O” antikoru (1/160) ve paratyphi A “H” antikoru (1/320) pozitifliğinin bulunduğu belirlenmiştir. İdrar mikroskobisinde ise hematüri görülmüş ve lökosit esteraz pozitif bulunmuştur. İdrar kültürü çalışılmış ve kültürden elde edilen izolat konvansiyonel yöntemlerle tanımlanmıştır. İdrar kültürü sonucu Salmonella spp. olarak bildirilmiş ve antiserumlarla yapılan ileri tanımlamalarda izolatın Salmonella paratyphi A olduğu tespit edilmiştir. Radyolojik görüntüleme sonuçları normal bulunmuştur. Hastaya S. paratyphi A’nın neden olduğu hemorajik sistit tanısı konulmuş ve hasta yedi gün boyunca seftriakson tedavisi alarak tam iyileşme göstermiştir. Sonuç olarak; Salmonella türlerinin endemik olduğu bölgelerde S. paratyphi A’nın akut hemorajik sistit vakalarında etken olabileceği düşünülmelidir.

DERLEME
9. 
Mikrosistin Biyosentez Yolaklarının Düzenlenmesi and Genetik Mekanizmalar
The Regulation of Microcystin Biosynthesis Pathways and Genetic Mechanisms
Serap Yalçın
doi: 10.5505/TurkHijyen.2012.48343  Sayfalar 169 - 178
Oksijenik fotosentetik bakteriler grubunda yer alan, sucul ve karasal çevrede çok yaygın bir yaşam alanı bulunan siyanobakteriler (Mavi-yeşil alg) farklı morfolojik yapıya sahiptirler. Siyanobakteriler, bir kısmı oldukça etkili toksin olan ribozomal olmayan peptidler, poliketidler ve alkoloidleri içeren biyoaktif sekonder metabolit üretebilmektedirler. Toksik siyanobakterilerin yaygın bir şekilde bulunması insan ve hayvan sağlığı için risk oluşturmaktadır. Siyanobakterial toksinler veya siyanotoksinler insanlarda karaciğer kanseri, dermal kontakt irritasyonlar, gastroenterit gibi hastalıklara sebep olmaktadır. Siyanotoksinler nörotoksinler,hepatotoksinler, sitotoksinler ve dermatotoksinler olmak üzere dört ana sınıfa ayrılırlar. Fakat yapısal olarak birbirlerinden oldukça farklıdırlar. Geçtiğimiz on yıl içerisinde dört temel siyanotoksinin: mikrosistin, nodularin, saksitoksin ve silindrospermopsin biyosentez yolakları biyokimyasal ve genetik olarak tanımlanmıştır. Mikrosistinlerin, insan ve hayvan intoksikasyonlarını içeren birçok vakadan sorumlu olduğu gösterilmiştir. Bu derleme ile mikrosistinin biyosentez yolaklarını, kimyasal, genetik ve toksikolojik özelliklerin açıklanmaya çalışılmıştır.

LookUs & Online Makale
w